top of page

Çekiçle Kendini Bulma: Gizem 2.0

Yazarın fotoğrafı: Maisi WorksMaisi Works

Zamanında sinema eğitimi almış ve televizyon sektöründe çalışmış yani sanatı kalabalıklarla yaratma becerisi isteyen alanlarda bulunmuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki ekip çalışması için yaratılmak diye bir şey var. Ve ben kesinlikle o değilim. Tabi o günlerde bunun farkında değildim, zorbalık olduğunu düşündüğüm hareketlerin benim doğama ters olan çalışma şekilleri olduğunu öğrendiğimde, gerçek hayatı, tanımadığım bir sürü insanla beraber dramaya yani senaryoya sızdırmaya çalışıyordum. Ama ne oldu dersiniz? Olmadı, sızdıramadım. Sonra derin bir depresyon ve siyahın çeşitli tonlarıyla tanışmayla hayat, yerin dibinde bir yerlerde geçti. Tabi ki çıktım ordan, uzun sürdü ama kendimi öyle bir tanıdım ki… Terapiler, kişisel gelişim kitapları efendime söyleyeyim çeşitli nefes çalışmaları, meditasyonlar arası sıkışan sinirleri açmaya çalışan kayropraktırlar, çeşitli nazar duaları, kurşun döktürmeler falan derken merhaba! Ben Gizem. Güncellenmiş ve bir üst modele geçmiş Gizem. Ekip çalışmasına uygun değilim, takım oyuncusu hiç değilim, bireysel çalışan bir sanatçıyım, sadece ellerimle yazı yazmıyorum aynı zamanda takı yapıyorum, örgü örüyorum ve daha bir sürü şey yapıyorum. Sanatçı olduğum kadar zanaatkarım. Taşı da sıkarım suyunu da çıkarırım. Evet geldiğim nokta bu. Gizem 2.0.


Hemen günümüze geliyorum. Çünkü şu an meslek olarak seçtiğim sadekarlıktan bahsetmek istiyorum. İşin teknik kısmını değil de, kendimi ifade etmenin en zarif yollarından birini bulduğumu anlatmak istiyorum. (Nasıl bulduğumu sonra anlatırım) Kendimi tanıma yolculuğunda sinemadan öğrendiğim -anlama ve anlatma becerisini, madende harmanlamak ne büyük bir çalışma zevki size anlatamam. Çekiçle metali şekillendirme, ateşle bir araya getirme, temizleme, parlatma, kendi hikayemi, anlatmak istediğimi yani sanatımı metal üzerinden şekillendirme… Bu kadar fiziksel güç kullanarak yaratılan başka zarif bir şey düşünemiyorum. Bir de kendini sürekli yenileme fikri ve ruha dokunan çeşitli taşlar da cabası. İş bu ki, modern sadekarlık benim hayatta “mutlu” olmamı sağladı. Gizem 2.0 olarak devam ederken, kendim olmayı, kendimle barışık olmayı destekledi. Sanat, bir nevi aynaya bakmak gibi ya, “Kimim ben?” diye sormak yerine, “Kim olmak istiyorum?” diyerek devam edebilmemi sağladı. Eğer bir gün tasarımlarımı elinize alırsanız, bilin ki her bir işte, bir parça da ben varım. Ve şunu da söylemeliyim ki, bu yolculuk sadece Gizem’in değil, geleceği kendine mutluluğu ,ile inşa etmek isteyen her ruhun hikayesidir. Benimle kendini bulma hikayelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.


xxx

 
 
 

Comments


bottom of page