Takı deyip geçme, lazım olur...
- Maisi Works
- 21 Ağu
- 2 dakikada okunur
“Bu yaz şu küpeyi takmazsan modanın gerisinde kalırsın” emrivakisini yapan dergiler ve sosyal medyayı etkisi altına alan kişiler, artık aynı sahnenin benzer oyuncuları olmaktan öteye gidemiyor gibi. X dergisinin Y sponsorunun kolyesi, Z’nin instagram hesabında ne güzel parlıyor değil mi? Sence sana bir kolyeyi taktıran o refleks, sezonun "trend parçası"mı, yoksa aynada sana bakan gözlerin mi?
Çağdaş-modern takıların en büyüleyici yanı, zamansız bir sahneye ait olmalarıdır, seninle birlikte yaşlanır ve bu yüzden kıymetlidir çünkü bir karakter inşasıdır. Bu söyleme, aklınıza belki büyük markalardan bir örnek gelmeyebilir ama size hemen yardımcı olayım. Elsa Peretti’nin Bone Cuff tasarımı çağdaş takının en ikonik örneklerinden biri sayılabilir. Modernist bir heykel gibi düşünülmüş, bileğin kemik yapısına oturan organik formu, takının bedenle bütünleşen bir “ikinci deri” olabileceğini gösterir. Düz çizgiler yerine kıvrımlı, anatomiyi takip eden formu, beden ve tasarım ilişkisini ön plana çıkarır. Minimalist ve güçlü bir tasarıma sahip olan bu işin, bugün hâlâ çağdaş takının “ikonik parçası” olarak kabul edilmesinin nedeni de budur; dönemlerden bağımsız, bedensel bir heykel niteliği taşıması.

Popülerite bir fon müziği gibidir. Arka planda çalar, ritmi belirleyebilir ama aslında sahneyi yönetmez. Elbette trendleri görmezden gelmek mümkün değil. Onlar vitrinleri, algoritmaları, belki de sohbetlerimizi belirliyor ama asıl mesele, o popüler kültürün seni yönetmesine izin vermemek. Aksi takdirde, kendi hikâyeni değil başkalarının yazdığı hikayeleri ezberlemiş, kabul etmiş, oynamış hatta taklit etmiş olursun. Yönlendirme okey, yönetme NO.
Sence de en iyi sahneler, doğaçlama olanlar değil midir? Çalışılmamış gülüşler, mahalle kahvesine giderken üzerimize hızla geçirdiğimiz tişört ya da evde öylesine topladığımız saç en güzeli değil midir?
Takı seçiminde uyumun tek ölçütü, senin üzerindeki bütünlüktür. Çağdaş takının dili de burada netleşir: zamansız, konsept odaklı, sana ait. Ve aslında takının en büyük sırrı budur, sen fark etmesen de, kendini anlatmanın en dürüst yoludur.
Özgünlük ve kişisel ifade'yi öyle mi yoksa böyle mi diye anlatmam gerekirse,
Trendler/Poplülerite Neyi Belirler, Neyi Belirlemez?
Belirler: Moda endüstrisi, renk paletleri, siluetler, sezonun “it” parçaları gibi konularda kolektif bir yön çizer. Bu; vitrinlerde gördüklerimizi, mağazaların sunduklarını, sosyal medyada önümüze düşen kombinleri etkiler.
Belirlemez: Senin kim olduğun, hangi takıyı neden seçtiğin ve o günkü ruh halin. Yani aslında en kişisel ifade aracı, trendlerin dışında kalan seçimlerinde gizli.
Takı ve Kıyafet Uyumu Kim Belirliyor?
Toplumsal kodlar: “Altın sarı sıcak tonlara, gümüş soğuk tonlara gider” gibi genel kabul gören estetik kurallar.
Senin bakışın: Eğer sen siyah tişörtle altın küpeyi takmak istiyorsan, bunu yanlış yapan tek şey özgüvensiz hissetmek olur. Uyumu belirleyen asıl şey, parçaların değil, senin üzerindeki bütünlük hissin.
Sezonluk Trendler vs. Kişisel Beğeni
Trendler: Sana ilham verebilir, yeni malzemeler ve formlar gösterebilir. Ama bu, onları birebir uygulaman gerektiği anlamına gelmez.
Kişisel beğeni: Senin seçtiğin takı, senin hikâyenin bir parçasıdır. Minimal gotik bir küpeyi, 90’lar kotla takman belki trendlere uymaz ama tamamen senin imzan olur.
Kesişim noktası: Trendleri sadece bir araç gibi görmek. İçinden sana uygun olanı alıp, kendi tarzınla karıştırmak.
Çağdaş Takının Anlamı
Çağdaş takıda en önemli şey aslında trend değil, konsepttir.
Sezonsuzdur.
Zamansız bir heykel gibi düşünülür.
Sen onu 2035’te taktığında da O, senin hikâyendir.
*Klimt02 web sitesinden görsel kullanıldı.

*Klimt02 web sitesinden görsel kullanıldı.

*Klimt02 web sitesinden görsel kullanıldı.




Yorumlar